Bahar ayları geldi. Bahçelerde ekim zamanı. Bir tohum istiyorsunuz ve bu tohumdan bereketli ve lezzetli ürünler elde etmek. Bunun için önce,sebze ya da meyve olarak istediğiniz özelliklere sahip bir tohum olup olmadığını araştırırsınız. Hasadın istediğiniz gibi olması için tohum anahtardır fakat yeterli de değildir tabi. Tohum ne kadar iyi olursa olsun ışığını, ısısını, suyunu toprağın verimini sağlamazsanız yine istediğiniz gibi bir ürün elde edemeyebilirsiniz. Her şeyi ayarladınız,don gibi doğa olayları bile olsa asgariye çekmeye çalıştınız, bu kez filizlendikten sonra bu filizin koparılmaması, üzerine basılmaması ya da zararlı böceklerden koruması için çaba sarf edersiniz. Kaldı ki yan tarlaya ekilen bir ürün bile sizinkinin kalitesini etkileyecektir.
Tohum, harika olmasına rağmen susuz bırakılmış bir patlıcanın acı olabileceğini, ya da daha verimli ve lezzetli bir bitki ile aşılayarak elimizdeki ürünlerin daha güzellerini elde edeceğimizi sonraları öğrendim.
Daha öğreneceğim çok şey var ama öğrendiklerimle verimli ürünler için gerekli olan tohum ve diğer tüm şartları aileye benzetiyorum. Hâlbuki evlenmeden ve çocuklarım olmadan ailenin tohum olduğunu düşünürdüm tüm birikimin içinde olduğu. Ama bir meyvenin ortaya çıkması için çok farklı kriterler gerekliymiş ve tüm kriterleri sağlamanın adıymış aile.
Aile; korunduğumuz, korumayı öğrendiğimiz, fark edildiğimiz böylece fark etmeyi öğrendiğimiz, değer gördüğümüz ve değer vermeyi öğrendiğimiz, sevildiğimiz ve sevdiğimizi nasıl göstereceğimizi öğrendiğimiz, karnımız, ruhumuz, aklımız doyurulduğu ölçüde en çok hangi alanda doymuşsak o alanda büyüdüğümüz, hayal kurmayı öğrendiğimiz, duygularımızı fark ettiğimiz ve bu duyguların kabulüne göre hayatımızı şekillendirdiğimiz, düşünülme şeklinde göre düşünmeyi öğrendiğimiz ya da böyle bir yer olması için birilerinin çabaladığı bir yer.
Birey üzerinden değerlendirirken tohum olarak niteledik ancak toplumun da en küçük yapı taşıdır aslında. Dolayısıyla tohumların sağlamlığı ve meyve verme sürecindeki çaba, yalnızca kişileri değil tüm toplumun zengin özelliklere sahip olmasını sağlayacaktır.
Değerlerin ve ahlaki yapının aktarılması, sorumluluk bilincinin oluşturulması, toplumsal kuralların öğrenilmesi ve yaşama geçirilmesi, yardımlaşma ve nesil yetiştirme bilincinin yerleştirildiği bir yerdir aile ortamı.
“İnsan insanın yurdudur.” Birlikte iyi olur, birlikte mutlu olur.Yoldan çıktığında, düştüğünde, canı yandığında, sorunlarla baş edemez hale geldiğinde tek başına kaybolabilir ancak birliktelik güçlü kılar. Bu birlikteliğin ve birlikteliğin gücünün öğrenileceği mekan da ailedir.
Bizler çiçek açmakla, meyve vermekle, gölgelik ve esenlik olmakla, aşı olmakla, su olmakla, ışık ve ısı olmakla görevliyiz. Bizler yaşadıklarımıza örnek, gelecek nesillere güvenilir tohumlar ve hizmetler bırakmakla görevliyiz.
İşte bu sebeple hem yetiştiğimiz ailelerimiz, hem yetiştirdiğimiz tohumlar için var gücümüzle çabalamak zorundayız. Öğrendiğimizi, tecrübelerimizi, sevgimizi, elimizde var olan tüm güzellikleri aktarmak, öğrenemediğimiz, yarım kaldığımızı düşündüğümüz konuları tamamlayarak aşılama yapmak durumundayız.
Hasatta yüzümüz gülsün diye şimdi ekim zamanı.