Önce evlerimiz, sonra yüreklerimiz sarsıldı.

Önce hayallerimiz sonra umudumuz sarsıldı.

Önce bugünlerimiz sonra yarınlarımız sarsıldı.

Ve yıkıldık.

Fert fert değil toplum olarak yıkıldık.

Afetti belki bu, ancak felakete dönüştü.

Aslında sağlam olmayan evler değil sağlam olmayan insanlardı yıkıma sebep olanlar.

Önemsemeyen, çalan, üstünü örten, rüşvet veren, rüşvet alan, kontrol etmeyen, onay veren insan, düzen, sistemdi bu felakete sebep olanlar.

Koordine edemeyen, yönetemeyen, yanlış yönlendirenlerdi felaketi büyütenler.

Ancak İnsan yıkan olduğu kadar yapandı da.

Kıran olduğu kadar onarandı da.

Bölen olduğu kadar bütünleşendi de.

Ve deprem insanın özünde olanı ortaya çıkardı.

Bölen bölmeye, yıkan yıkmaya devam ederken onaran ve birleştirenler yine iş başındaydı

Özünde hizmet olanlar dışına hizmet taşıdılar.

Elinde ne varsa, bugüne dek biriktirdiği neyi varsa paylaştılar.

Tecrübe, eğitim, iş, hayal…

Heybesindeki herşeyi paylaştı insanoğlu. Ayrım gözetmeden yardıma koştu.

Vermek lezzetti ya hani.

Vermenin lezzetini, birlik olmanın tadını tattı insanlık.

Ve gördük ki insan önyargısını kenara koyduğunda, kibrini, kinini, mevkisini kenara koyduğunda kardeş olabiliyor.

Ve kader…

Her öğretmen öğrencilerini sınava tabi tutar, sınav sonrası soruları birlikte cevaplar ve tekrar sorar öğrenmenin tamamlandığını görmek için. İlkinde belki çok zor olmasa da sorular, konuyu özelde anlattıktan sonra aynı soruyu farklı şekilde sorar, ayrıntılı sorar. Hep aynı hataları yapan öğrenci her derste böyle ise o sınıfı tekrar etmesini ister.

Biz de imtihan dünyasındayız. Ancak yapılması gerekenler önümüzde hem ilahi hem beşeri yasalarla anlatılıyor. Soru Rabbimiz tarafından soruluyor evet, ancak biz soruyu cevaplama şeklimize göre ya sınıfta kalacağız ya takdir belgesi kazanacağız. Dolayısıyla sorudan çok cevaba odaklanmak gerekiyor. Bizler kişi ve toplum olarak almamız gereken dersi aldık mı?

Ne yapacağız bundan sonra?

Kaybettiğimiz onca can, yitirilen onca hayal, yıkılan binlerce ev varken herkes yarım kalmışken ne yapacağız?

Hep yapmamız gerekeni…

Kişiler olarak ilk yardım bilgilerimizi tamamlayacağız, evdeki planlamalarımızı yapacağız.

Birleşeceğiz, yarımları bir araya getireceğiz. Kardeşlerimiz için vermeye devam edeceğiz. Verdiğimizin aslında bize kaldığını bilerek vereceğiz.

Ve aynı zamanda bu ülkenin bir vatandaşı olarak olanların takipçisi olacağız.

Yıkıma sebep olanların, toplanan yardımların, bu yardımların yerine harcanıp harcamadığının,

Deprem bölgesi olan ülkemizde, olası depremler için hazırlık yapılıp yapılmadığının,

Bu birlik ve beraberliğimizi bozan ötekileştiren, ayrıştıran dilin takipçisi olacağız.

Ve kendimizden başlayarak tüm yanlışları, eksikleri, hataları düzeltme, değiştirme derdiyle yaşayacağız.

Gayret bizden başarı Allah’tan.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir