Dinin, örfün, adetin, eğitimin çıkarlara hizmet ettiği bir zamanda yaşıyoruz.
Dün söylenen bilgilerin, bugün yalanlandığı, dün karalananların bugün aklandığı yada dün el üstünde tutulanların bugün yerlerde olduğu bir zamanda…
Değişimin insanların inançları olduğu bir zamanda yaşıyoruz.
Okumanınpopülarite, tahsilin etiket olduğu, çocuk sahibi olmanın moda, çocuk terbiyesinin sosyal medyadan takip edildiği zaman.
Özel hayatın en ufak ayrıntılarına kadar insanlara peşkeş çekildiği, iyinin de kötünün de ortalıkta yaşandığı bir zamanda.
Kapı komşumuzun burnunu görmeden güven duygusunu unuttuğumuz bir zamanda,
Ceddimizi dizilerden tanıdığımız, ne görürsek onainandığımız,aklın, iradenin, vicdanın rafa kaldırıldığı, başkalarının öngördüğü hayatı yaşadığımız bir zaman.
Herkesin birbirinin arkasından konuşup, yüzüne güldüğü, sorunları herkesin gördüğü ama değiştirmek için çaba harcamadığı, bananeci bir zamanda…
HAYIR! HAYIR, BEN bu zamana uymayacağım.
Sadece duraklamak olarak tarif edilen, geçici ve imtihan için geldiğimiz şu dünyayı kalıcıymış gibi değerlendirip kendimi tüketmeyeceğim.
Dün zaten gitti. Yarına çıkabileceğimizi bilmiyorum. Elimde bir tek bugünüm var. Bugünde elime geçiremeyeceğim şeyler için üzülmeyeceğim. Çocuklarım emanet. Son günümde onlara verebileceğim şey sonsuz sevgi ve Allah’a layık kul olabilecek, hayatlarını birilerinin istediği şekilde değil, BİRİN istediği şekilde idame ettirecek anlayış, bilgi, birikim.
Asla geri gelmeyen, biriktirilemeyen zamanda, biriktirebileceğim ve beni kurtaracak şeyleri kullanım klavuzumda zaten Beni yaratan, beni benden daha iyi bilen, nazımı en çok çeken, beni en çok affeden, hatalarımı yüzüme vurmayan ve ben onu unuttuğumda bile beni unutmayan Rabbim, Terbiye edicim yazmış. Bak kulum demiş, sen sen ol sakın ha! Zamana uyma. İnsan hüsranda. Kurtulmak için sadıklarla beraber ol, kendi başına kalma, ibadetlerle kalbini, ruhunu kıvamda tut. Bununla birlikte uyar insanları, sabret sana gösterecekleri tepkiye.
Yalnızca kendini kurtararak kurtulacağını sanma. Her koyun kendi bacağından asılır yalanlarına kanma. Her koyun kendi bacağından asılsa da kokusu herkesi rahatsız eder. Bir mahalledeki bir kötülüğün kokusu, zararları tüm mahalleyi sarar. O sebeple kendi aileni kurtarıp kurtulacağını sanma. Ailenden başlayarak apartman, mahalle ve toplumun kurtuluşu için çalış.
Bunu yapmak zor. Ancak tek başına yaptığın ve yapacağın iyilik ve ibadetlerden daha fazla kurtaracak seni.
Ey kulum, vaktini boşa geçirme. Kalbin de ruhunda bu yüzden sıkılıyor. Neden yaratıldığını hatırla. Dağların bile yüklenmediği sorumluluk sende. Sorumluluğunun farkına var. Boş ve anlamsız iş, konuşma, faaliyetlerden uzak dur. Aynı zamanda kısa yoldan bol kazanç teklif ediyorum, Niyet…
Niyetini sağlam kıl. Arkadaşını göreceksen, giderken benim hoşnut olacağım konuşmaları yapacağın, hoşnut olmayanları yapmayacağın ve sadece Müminlerin birbirini Allah için sevmelerini istememden dolayı gitmek üzere niyet et. O zaman arkadaşınla oturman dahi senin ruhuna huzur verecek. Birikimini güçlendirecek.
O zaman bende Hiçbir şartta ellerimi bırakmayan, kalbimin ve ruhumun sahibine söz veriyorum.Zamana uymayacağım. Kendimi, çocuklarımı, yakınlarımı,kardeşlerimi senin için çalışan insanlar safına yazdıracağım(inşallah) Sende sözümü tutmam için bana yardım et. Ben aciz, zavallı, unutkan, kibirli, huysuz bir kulum. Sen yardım etmezsen ben kayarım. Ayağımı kaydırma.
Benim sözümü tutmam için yardımcılara ihtiyacım var. Var mısınız sözlerimizi tutmada ve bu yolda sapasağlam kalmada birbirimize yardım etmeye? Var mısınız zamanı İSLAMA UYDURMAYA?
Vakit ellerimizi bırakmama, Birbirimize sahip çıkma vakti.
“Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever”. Saf 4