Elinize bir büyüteç almanızı istiyorum konuyu ayrıntısı ile görmek için yaklaşmak icap ediyor zira.
Ve olanlara olmayanlara farklı bir açıdan bakmak için…
“Sen namazınla ilgilen, bilimi bilim insanlarına bırak” düşüncesini, başörtüsünü açan genç kızlarla yapılan araştırmalarda hatırı sayılır ölçüde dinin bilgisiz ve cahil insanlardan oluştuğuve ilk emrin “oku” olmasına rağmen araştırmanın yasak olduğu düşüncesinin hâkim olduğunu, dini emirlere göre yaşadığı iddia edilen kişilerin ilmi birikimleri ne kadar olursa olsun kendini diğerleri yanında yetersiz hissetmelerini sağlayacak görgüsüzlüklere sahip olduklarını anlatan araştırmaların,dizilerin, sosyal medya yüzlerinin, gençlerin konuşmalarının arttığını fark ediyorum son zamanlarda.
Aslında doğruları gösterdiklerini, haklıya hakkını teslim edeceklerini söyleyen akımlar, yapımlar bunları “mış gibi” yapıyorlar. Değer veriyormuş gibi, doğrusu gösterilenmiş gibi, aslında böyle insanlar da İslami kesimde olabilirmiş ama kurtarılması ve korunması gereken nesli tükenmiş bir tür gibi.
Peki, hakikat nedir?
Hakikat bir işin gerçeğini bilmektir. İşte şimdi elinizdeki büyüteci buraya yaklaştırın. Büyüteci kendi dininizi, tarihinizi, tarihinizde önemli olan kişileri, bunların yaptıklarını görmek için kullanın. Şimdiye kadar büyüteçle baktınız mı kendinize ait olanlara? Yoksa size projektörle gösterilene mi bakıyorsunuz sadece?
Kendi tarihini ve özünü bilmeyen insan kendine her gösterilene kanar. [1]Ondan sonra ilmin, kimyanın, matematiğin, fiziğin, astrominin, tıbbın, tarihin, coğrafyanın sahibinin Müslümanlar değil Avrupalılar olduğuna inanır. Birde kendini geride bırakanın din olduğunu düşünür. Çünkü zamanında ve zamanımızda vardır böyle bağnaz ama Müslüman olduğunu söyleyen insanlar. Evet, vardır ve olacaktır. Yalan söyleyenler, yanıltanlar olacaktır kıyamete kadar.Tarihte olduğu gibi insanlık ve Müslümanların altın çağ yaşaması istenmediği için bu tarz engellemeler olacaktır. Dini yanlış tanıtmak, din adına konuşan insanların eksik, yanlış, kusurlu taraflarını ön plana çıkarmak için hem cahil bırakmak, hem kurgulanmış yaşamlar ortaya çıkarmak gerekir.
Her şey insanlığı buna inandırmak içindir. İslam ilerlemenin önündeki engeldir. Ve Müslümanlar geride ve gericidir(!)Hristiyan’ını da Yahudi’sini de, dinlisini de dinsizini de inandırırlar ama en önemlisi buna inanması gereken kesim Müslümanlardır. Çaresizliği öğretirler ve sonra çareyi başkalarında aratırlar.
Çünkü insanlar buna inanırsa sorgulamaz. “Biz ilmin sahibiyiz, tüm bu gelişmeleri biz neden yapmıyoruz” demez. “Üretelim” demez. “Alalım” der. “Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok” der. “Parçalar zaten yapılmış biz parçaları birleştirelim” der, “elin adamları kaliteli yapıyor” der, yerli ve milli denilen her girişimin parçalarını başka yerlerden almakta ve bunu kendi yapmış gibi göstermekte beis görmez.
Mesele inanmakta gizli aslında. Neye inandığını görmekte. O sebeple elinize büyüteç alın dedim. Size gösterilen kocaman resmi çizeni, o resmin oraya konulmasını isteyeni, hangi resmin hangi zamanda konulacağını tayin edeni görün diye.
Ve araştırın, size ait olana sahip çıkın, öğrenin ve tüm bunları sizi yaratan rabbimizin adıyla yapın. Çünkü ancak o zaman İslam dünyası tekrar bilim, teknoloji, kültür ve sanat gibi birçok alanda ön plana geçebilir. Çaresizlik, yetersizlik toprağını üstünden atmak için harekete geçme ve araştırma gayreti gerekmektedir.
Bizlere yolumuzu çizen kitabımızda bu kadar “Düşünün, akledin, gözlem yapın, araştırın” ifadeleri varken ve bizi sormaya, okumaya, tahkikat yapmadan inanmamaya yönlendiren ayetler ve emirler varken neden duruyoruz?
Haydi, harekete geçelim, hem kendimiz hem çocuklarımızı bilinçlendirerek yönlendirelim ve bu esnada bu konuda nasıl dua etmemiz gerektiğini de gösteren Rabbimizin istediği şekilde dua ederek bitirelim.
“Rabbim! İlmimi arttır” [2]
[1]KANMAK: Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna, gerçek olduğuna inanmak, öyle olduğunu kabul etmek
[2] Taha 114