Kişiler arasında, duygu, düşünce, bilgi ve haberlerin, akla gelebilecek her türlü biçim ve yolla kişiden kişiye karşılıklı olarak aktarılması ve kişilerin birbirini anlaması iletişim olarak tarif ediliyor.

 

İletişimde duyuya yönelik algılama da söz konusudur. Algılama ve algılatma adına iletişimi ve karşılıklı bilgi aktarımını sağlayacak araçlar, iletişim araçları ile sağlanmaktadır. Bu araçlardan,

 

Sanal bir ortamda, bilgi teknolojilerini kullanarak gerçekleştirdiğimiz, bireysel veya toplu iletişim araçlarını kullanıyoruz.

 

Görsel-İşitsel iletişim araçları olan televizyon, sinema, radyoyu kullanıyoruz.

 

Telefoncep telefonufax gibi göze ve kulağa hitap eden elektromanyetik teknolojileri kullanarak gerçekleştirilen, telekomünikasyon iletişim araçlarını kullanıyoruz.

 

Yazı ve çizi ile oluşturulan tüm basım – yayım araçları ile yapılan Kali-Grafik iletişim araçlarını kullanıyoruz.

 

Fuarlarkonferanslar gibi tüm organizasyon iletişim araçlarını kullanıyoruz.

 

Sanatsal iletişim araçlarıyla mesajlarımızı vermeye çalışıyoruz.

 

Yani insanların birbirini anlaması ve anlaşması için tüm yolları kullanıyoruz.

Peki,iletişebiliyor muyuz?

 

SylvianeHerpin’in bir sözü var,”Düşündüğün, söylemek istediğin, söylediğini sandığın, söylediğin, karşındakinin duymak istediği, duyduğu, anlamak istediği, anladığını sandığı, anladığı arasında farklar vardır.”

 

Mesele ne ile anlattığımız değil, nasıl anlattığımız?

Mesele anlatılanları dinleyip, dinlemememiz.

 

Doğru iletişim için şu soruları kendimize soralım o vakit;

 

  • Karşı taraftaki anlatırken neden dinleyemiyoruz? Neden dinlenilmiyoruz? Yoksa dinlediğimizi mi sanıyoruz?
  • Güvenmiyor muyuz? Güvenilmiyor muyuz?
  • Karşı taraftakinin bilgi birikimi ve özelliklerini dikkate alıyor buna göre mi konuşuyoruz? Ya da benim özelliklerimi, tecrübelerimi göz önüne alıyor mu insanlar benimle konuşurken?
  • Karşımdaki insanın haliyle ilgili empati yapıyor muyum bol keseden atarken?
  • Ya da karşımdaki insan beni yargılamadan empati yapıyor, beni ve içinde bulunduğum durumu hayal edebiliyor mu?
  • Bir yerde bir konuyla ilgili karar alınacağı zaman,konuşmadan önce, oradakileri dinleyip, fikirlerini öğrenip, konuyla ilgili araştırma yaparak mı konuşuyorum?
  • Karşımdakini seviyor, saygı duyuyor muyum? Anlatırken, konuşurken bunu yansıtabiliyor muyum?
  • Karşımdaki beni seviyor, saygı duyuyor mu?
  • Karşımdaki insanın aklına ve duygularına hitap edebiliyor muyum?
  • Karşımdaki insanın değer verdiği şeyleri önemsiyor ona göre dikkatli oluyor muyum? Ya da benim önemsediğim şeylere dikkat ediliyor mu?
  • Karşımdaki insanın yeteneğini önemsiyor, konuyla ilgili bu yeteneği kullanarak hem kendim bundan yararlanıp, hem karşımdakini onurlandırıyor muyum? Benim yeteneklerim önemseniyor mu?
  • Karşımdaki insanın inancı, inançsızlığı, tuttuğu takım, oy verdiği parti, seçim yaptığı kararla ilgili ona saygı duyuyor muyum? Yoksa saldırıyor muyum inancından dolayı?
  • Karşıdaki benim seçimlerim dolayısıyla bana saygı duyuyor mu yoksa hain, terörist, bölücü olarak yaftalanıyorum?
  • Mesajımı, kolaylaştırarak ve tedricilik yöntemiyle mi sunuyorum, yoksa karşıdakini canından mı bezdiriyorum?
  • Etrafımdaki insanlara mesajımı yaymakla ilgili sorumluluklar verebiliyor muyum?
  • Benimle aynı fikirde olmayan insanlara, bana tepki veren insanlara karşı sabır ve tahammül gösterebiliyor muyum? Karşımdaki ne yaparsa yapsın iyiliği tercih edebiliyor muyum?
  • Karşımdakinin işini ve performansını mı yoksa karakterini mi eleştiriyorum? Ya da eleştiriliyorum?
  • Karşımdaki konuşurken ya da kendim konuşurken göz teması kuruyor muyum?
  • Gülümsüyor muyum yoksa tepkisiz miyim konuşurken ya da dinlerken?
  • Verdiğim sözleri tutuyor muyum? Ya da karşımdaki verdiği sözleri tutuyor mu?
  • Karşımdakini takdir ediyor muyum?
  • Biz ne yapıyoruz?

 

Eşimizle konuşurken, elimizdeki telefona bakarsak, bir iletişim aracı başka bir iletişimi sabote etmiş olmaz mı?

Çocuğum bana bir şey sorduğunda gözümü bilgisayardan kaldırmazsam güvenini sarsmaz mıyım? Anlatılanı anlamadığım için çocuğumla aramdaki kanalı kapatmış olmaz mıyım?

 

Hâlbuki Peygamber efendimiz zamanında bu iletişim araçları yokken insanlar birbirini anlıyor, anlaşıyordu. Çünkü sevgi emekti. Arkadaşlık için, davan için, ilahi mesaj için emek vermek gerekti. Bir sözü öğrenmek için yıllarca yol gidiyorlar, o söze kıymet veriyorlardı. Şimdi tüm sözler elimizin altında ancak bilgiye kıymet yok.

 

Telefonlar, sosyal medyalar, videolar…

Bunlar iletiyi bize ya da karşımıza götürüyor. Tek sıkıntı onların alıcıya ulaşması. Kanalları tıkamayalım. Birbirimizi anlamaya emek verelim. Anlattığımız konunun karşıya ulaşması için yapılması gerekenlere dikkat edelim. Güvenilir olalım.

“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” Hud 112 emriyle kuşanalım.

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir